Martin SCORSESE Film's

Bu Usta Film yönetmeni'nin Filmleri tartışılmaz ama biz bu yazımızda bizi ilgilendiren yapımlarını yani Rock, Jazz ve Blues içerikli film ve belgesellerini inceleyeceğiz 

Martin Luciano Scorsese (17 Kasım 1942, New York). Akademi Ödülü, BAFTA ve Altın Küre sahibi ABD'li film yönetmeni, senarist ve yapımcı. 1997 Amerikan Film Enstitüsü tarafından verilen AFİ Yaşam Boyu Başarı Ödülü'ne layık görülmüştür. 2007'de Köstebek (The Departed) isimli filmiyle, En İyi Yönetmen dalında Oscar ödülünün sahibi olmuştur.

New York, New York (1977)

Başrollerinde Robert De Niro ve Liza Minnelli vardır. Film En İyi Müzikal-Komedi Filmi dahil 4 dalda Altın Küre'ye aday gösterilmiştir.
      Taxi Driver'dan sonra çektiği bu filmin 14 milyon $ olan bütçesine rağmen gişede yaşadığı başarısızlıktan sonra Scorsese bunalıma girdi. Film orijinalinde 153 dk. idi. Yapımcıların ısrarı üzerine 136 dk.'ya düşürüldü. Daha sonra kesilen sahneler düzenlendi ve orijinalinde olmayan Liza Minnelli'nin Happy Endings kısmı eklenip tekrar 163 dakikaya çıkarıldı. Film Jazz müzik türündedir.

TRAİLER

      

The Last Waltz (1978)

Film Martin Scorsese'nin  ilk müzikal denemelerinden.

Film The Band'in veda konserinin Martin Scorsese tarafindan filme alınmış, ayrıca röportajlardan oluşan ve bu veda'da yanlarında , Neil Young, Joni Mitchell, Van Morrison, Eric Clapton ve Bob Dylan. 1978 yilinda yayınlanmıştır. Film Belgesel türündedir.

TRAİLER

The Blues (2003)

Blues'un Afrika'daki kökenlerini araştıran 7 filmlik bir dizi

No Direction Home: Bob Dylan(2005)

Bob Dylan'in medya ile iletişiminin yani sira, folk rock ozanligi ile rock n' roll starligi arasi gidip geldiği çalkantılı dönemi çok başarılı yansıtan bir belgesel.

Dylan mütevazilik ve küstahlık arasinda incelttigi cizgide yuruyerek, medyanin kendini yonlendirmesine ya da ustunde en ufak bir etki yaratmasina bile mahal vermiyor

TRAİLER

Shine a Light (2008)

Bu kez Rolling Stones hakkında bir film yapmış Scorsese. Fakat aynı ölçüde kapsamlı olmadığı gibi, bir belgeselden ziyade konser filmi diyebileceğimiz bir yapım Shine A Light. Filmin merkezinde grubun New York'taki Beacon Theater'da verdiği konser bulunuyor. Özel olarak bu film için tasarlanmış olan konser, zorlu hazırlık aşamasıyla, Clinton ailesi gibi özel izleyicileri ve konuk sanatçılarıyla, gerçekten görkemli bir proje. 

Bu filmden, Rolling Stones üyelerinin hayatlarını öğrenmeyi beklememelisiniz. Hazırlık sürecinden parçalar veren kısa bir girişin ardından, filmin kalanı boyunca neredeyse sadece konseri izliyoruz. Birkaç şarkıda bir araya giren çeşitli arşiv görüntüleriyle de grubun 45 yılı aşan kariyerleri boyunca geçirdikleri aşamalara dair eğlenceli ipuçları alıyoruz. Ama neticede, zaten bilmediğimiz bir şey söylemiyor bize Scorsese. Sadece, grubun tanıdık bir portresini çizip bizi müzikle başbaşa bırakıyor. Rolling Stones hakkında değil de Rolling Stones gibi bir film çıkarıyor ortaya. 

Scorsese açısından hayranı olduğu bir grubu peliküle aktarmış olmaktan daha büyük sinemasal hevesler içerdiği kesin Shine A Light'ın. Klişeleşmiş bir deyiş vardır ve bazı filmler için yerli yersiz kullanılır zaman zaman: "Bu sadece bir film değil, bir deneyim." Karşımızdaki film, söz konusu tanımı hak eden ender işlerden aslında. Shine A Light bir deneyim ve Scorsese'nin bunu sağlamak için aldığı kararlar, karşımızdakini basit bir konser filminden daha fazlası yapıyor. 

TRAİLER

George Harrison: Living in the Material World (2011)

TRAİLER

Oskar ödüllü yönetmen, film için George'un eşi Olivia ile birlikte çalıştı. Filmde bir çok nadir
 bulunan ve yayınlanmamış görüntünün yanı sıra Paul McCartney, Ringo Starr, Eric Clapton, 
Terry Gilliam, Eric Idle, Phil Spector, Yoko Ono, George Martin ve Tom Petty gibi isimlerle 
yapılan röportajlar yer alıyor.

Scorsese, Harrison'un kendisi üzerinde bıraktığı etkiyi şöyle açıklıyor: All Things Must Pass'i ilk
 duyduğum anı hiç unutamam. Bu derece mükemmel bir müziği ilk defa duymak, tecrübe etmek 
çok farklı bir deneyimdi. Adeta bir katedralde yürümek gibiydi. George ruhani olarak uyanık olan
 bir müzik yapıyordu ve bizler bunu dinliyor, hissediyorduk. Hayatlarımızda çok özel bir yeri 
olmasının sebebi bence bu.

Bu yüzden bu filmi çekme fırsatı elime geçtiğinde hiç düşünmeden fırsatın üzerine atladım. Olivia ile 
vakit geçirmek, George'un en yakın dostlarıyla röportajlar yapmak, tüm o daha önce görülmemiş kayıtları
 ve görüntüleri incelemek ve elbette o muhteşem müziği dinlemek benim için büyük keyif ve çok değerli 
bir tecrübe oldu."

2001 yılında 58 yaşında hayatını kaybeden eski Beatles üyesi Harrison'un son yıllarda bir çok albümü tekrar

 yayınlanmıştı.